Suriye Krizi, bugüne kadar yaşanan en büyük insanlık dramlarından biri olmayı sürdürüyor. Suriye’deki çatışmaların başlangıcından beri 6,8 milyon sivil, güvenlik arayışıyla başka ülkelere sığındı. 300 binden fazla sivil hayatını kaybetti. Fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik; her türlü şiddet temel bir insan hakkı ihlali ve derin izler bırakıyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye, Avrupa Birliği’nin insani yardım fonları ile çatışmalar ile bağlantılı cinsel şiddet de dahil olmak üzere şiddete maruz kalmış ve/veya şiddet riski altında yaşayan erkekleri ve oğlan çocuklarını destekliyor.
“Kim ağzını açarsa onu alıp işkence etmeye götürüyorlardı. Birkaç gün sonra yaralı bir şekilde getirip koğuşa atılıyordu. Sabaha o kişi vefat ediyordu, bizden cenazesini teslim etmemizi istiyorlardı. Bunları yaşamak çok zordu.”
Ahmed, Suriye’deki çatışmalar sırasında yaşadığı şiddet dolu günleri bu sözlerle anlatıyor. O, ülkesindeki savaş ve iç karışıklık nedeniyle şiddete maruz kalan on belki yüz binlerce kişiden sadece biri… Ahmed’in hikayesi, şiddetin açtığı yaraları, yaşattığı travmaları ve bunlara bağlı olarak yeni bir hayata başlamanın zorluklarını gözler önüne seriyor.
33 yaşındaki Ahmed, 2018’de göç etti Suriye’den Türkiye’ye. Şu anda Adana’da ailesiyle birlikte yeni bir hayat kurmaya çalışırken, Suriye’de yaşadıklarının bıraktığı psikolojik izlerle mücadele etmeye de devam ediyor. Çatışmalar sırasında Şam’da insanlık dışı muamelelere tanık olduğunu ve hatta tecrübe ettiğini anlatıyor güçlükle; “İşkence en zorudur. Ben şiddetin her türüne aynı anda maruz kaldım. Her saniye ölümü düşünüyordum.”
Hayatının 6 yılını cezaevlerinde geçirdi Ahmed. Herkese bir kod verildiği, adının bile olmadığı bir dönemdi. “Bana 6 yıl boyunca 217 diye seslendiler,” diyor. Bu dönemin 3 yılı ise bir cezaevinin, yerin altında güneş görmeyen bir odasında 100 kişiyle birlikte geçirmek zorunda kaldı. Yaşadıklarının tarifi güç olsa da; “Küçücük bir odanın içinde 100 kişi kalıyorduk ve uyumak ya da oturmak için bir alan yoktu. Nöbetleşe oturuyorduk ve uyuyorduk,” sözleriyle özetliyor o günleri. Cezaevinin girişindeki ‘Buraya giren kayıp, çıkan yenidoğandır’ yazısını unutamadığını söylüyor.
Tecrübe ettiği kadar tanık olduğu şiddetin ve acının ruhunda derin yaralar açtığını söylüyor Ahmed. “Kim ağzını açsa hemen götürülüyordu, birkaç gün sonra yaralı şekilde dönüyordu. Sabaha o kişi vefat ediyordu, bizden cenazesini teslim etmemizi istiyorlardı. Bunları yaşamak çok zordu,” sözleriyle anlatıyor tanık olduklarını ve ekliyor; “Yardım isteyen kadın ve çocukların seslerini duyuyordum, bunları duymak çok acı veriyordu.”
Bir şekilde özgürlüğüne kavuşan Ahmed, öldüğünü düşünen ailesiyle yıllar sonra Türkiye’de yeniden bir araya geldi. Hem bu kavuşma hem de Adana’daki UNFPA destekli hizmet birimi ile tanışması Ahmed’in hayatında yıllar sonra ilk kez bir umut yeşertmeyi başardı.
Umutla yeni bir hayata doğru
UNFPA Türkiye’nin Avrupa Birliği insani yardım fonlarının desteği ve Pozitif Yaşam Derneği’nin iş birliği ile hizmet veren merkez ile tanıştığında, ikinci bir şansı olabileceğini düşündüğünü söylüyor Ahmed. Merkezden hukuki danışmanlık, psikolojik danışmanlık ve sağlık danışmanlığı alan Ahmed, yaşadığı korkunç günleri geride bırakmaya çalışıyor.
Bu destekler ile merkezle tanışmadan önce travmaları sebebiyle yaşadığı uykusuzluk, kaygı atakları gibi sorunları büyük oranda aştığını söylüyor. “Buraya ilk geldiğim gün ile bugün arasında kıyaslanamayacak kadar büyük bir fark var. Uzun zaman sonra ilk kez hayal kuruyorum. Evlenip bir aile kurmak istiyorum,” diyor.
Avrupa Birliği insani yardım fonlarının desteğiyle, UNFPA Türkiye tarafından Pozitif Yaşam Derneği’nin iş birliğiyle yürütülen Erkekler ve Oğlan Çocukları Projesi, Ahmed gibi cinsel şiddete maruz kalmış ve/veya cinsel şiddet riski altında yaşayan mülteci erkeklerin ve oğlan çocukların desteklenmesini amaçlıyor.
Adana ve İzmir’de bulunan hizmet birimlerinde, cinsel şiddete yönelik vaka yönetimi, psikososyal destek, hukuki danışmanlık, dış hizmetlere yönlendirme, eşlik ve benzeri koruma hizmetleri sunuluyor, farkındalık aktiviteleri gerçekleştiriliyor. Güvenli alanlar olarak tasarlanan hizmet birimleri, saha çalışmaları ile nice ihtiyaç sahibine ulaşmayı hedefliyor.
Avrupa Birliği’nin finanse ettiği hizmet birimlerinde, bütüncül bir destek yaklaşımı çerçevesinde ABD Hükümeti'nin finansal desteğiyle cinsel sağlık ve üreme sağlığı danışmanlık hizmetleri de veriliyor.