Go Back Go Back
Go Back Go Back
Go Back Go Back

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile 8 Milyarlık Barışçıl, Eşit ve Sürdürülebilir Bir Dünya Mümkün

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile 8 Milyarlık Barışçıl, Eşit ve Sürdürülebilir Bir Dünya Mümkün

Basın Bültenleri

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile 8 Milyarlık Barışçıl, Eşit ve Sürdürülebilir Bir Dünya Mümkün

calendar_today 11 July 2023

-

Herkesin – dünyadaki 8 milyar insanın tamamının – imkanlar ve potansiyellerle dolu bir geleceğe sahip olduğu bir dünya hayal edin. Ne yazık ki mevcut gerçeklik bu hayale çok uzak. 4 milyar kadın ve kız çocuğu, yani insanlığın yarısı, yalnızca cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa maruz bırakılmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA, 2023 Dünya Nüfus Günü'nde, 8 milyarın tümünün hayallerini gerçekleştirebileceği bir dünya için toplumsal cinsiyet eşitliği ihtiyacını vurguluyor. Ve bunun ancak, kadınları ve kız çocuklarını dinleyerek, ne istediklerini anlayarak, haklarını kullanmalarına ve anlamlı seçimler yapmalarına olanak tanıyan yasa ve politikaların uygulanmasıyla mümkün olabileceğini söylüyor.

Ankara, Türkiye - Dünya nüfusunun yüzde 49,7'sini kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor. Buna karşın, yaşamları, aileleri ve kariyerleri ile ilgili istekleri, demografik verilerle ilgili tartışmalarda genellikle göz ardı ediliyor ve nüfus politikaları oluşturulurken çoğunlukla seçim hakları ihlal ediliyor. Bu da, gezegendeki her 2 kişiden birinin potansiyelini dışlayan ve sınırlayan bir dünyada yaşadığımız sonucunu ortaya çıkarıyor. Bu durum, yalnızca kadınların ve kız çocuklarının değil, hepimizin daha eşit, barışçıl ve sürdürülebilir bir dünyada yaşayabilmesine engel olan bir sorun.

Bu sorunun temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatıyor. Dünyanın her yerindeki bu yaygın adaletsizlik, kadınları ve kız çocuklarını eğitimden, iş gücünden ve liderlik pozisyonlarından uzak tutuyor; eylemlerini sınırlıyor; sağlıkları ile cinsel ve üreme kararları üzerindeki söz sahipliklerini baltalıyor; ve şiddete, zararlı uygulamalara ve önlenebilir anne ölümlerine karşı savunmasızlıklarını artıyor. Ve belki de en önemlisi, dünyanın kadınların ve kız çocuklarının “aslında ne istediğini” sormasını veya önemsemesini engelliyor

İnsani krizlerde ve deprem gibi doğal afetlerde toplumsal cinsiyet eşitsizliği daha da derinleşiyor. Kriz zamanlarında, kadınlar ve kız çocukları, karnını en son doyuranlar ve ihtiyaç duydukları temel hijyen ve bakım malzemelerine erişemeyenler olarak, hala ve her zaman, orantısız bir şekilde acı çekiyorlar. Ayrıca yakın zamanda, Türkiye’deki yıkıcı depremlerin ardından da raporlandığı gibi, hayat kurtarıcı cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına ve hizmetlerine erişimleri sınırlanıyor; aile içi şiddet, çocuk yaşta evlilikler ve sömürü dahil olmak üzere her türlü toplumsal cinsiyete dayalı şiddete uğrama riskleri de artıyor.

Herkes için cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarına erişim, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve onurlu bir yaşamın temelinde yatıyor. Ancak, kadınların yüzde 40'ından fazlası, çocuk sahibi olup olmama gibi çok temel konularda bile kendi kararlarını verme hakkına sahip değil. Düşük ve orta gelirli ülkelerde dört kadından ancak biri gebelik/doğum ile ilgili seçim yapabiliyor. Kadınların yaklaşık üçte biri toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılıyor.

Çözüm net: Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması - cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına ve hizmetlerine kesintisiz erişim, gelişmiş eğitim olanakları, uygun istihdam politikaları ve hem evde hem de iş yerinde eşitlikçi normlar yoluyla - daha sağlıklı aileler, daha güçlü ekonomiler ve toplumlar oluşturur. Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek, nüfus ile ilgili endişelere de ortak bir çözüm sağlar. Üretimin sürdürülebilirliği konusunda kaygı duyan, yaşlanan toplumlarda, işgücünde cinsiyet eşitliğini sağlamak, çıktı ve gelir artışını iyileştirmenin en etkili yolu olabilir. Öte yandan, hızlı nüfus artışı yaşayan ülkelerde ise, kadınların eğitim ve aile planlaması yoluyla güçlendirilmesi, beşeri sermaye ve kapsayıcı ekonomik büyümeye önemli bir katkı sağlayabilir.

2023 Dünya Nüfus Durumu raporunda da altı çizildiği gibi, kadınlar ve kız çocukları toplumlar tarafından kendi yaşamları ve bedenleri üzerinde kendi kararlarını verebilmek için güçlendirildiğinde, hem onlar, hem aileleri, hem de toplumlar gelişir. Zincirleme etki ile, geleceğin getireceği demografik değişiklikler ve zorluklarla başa çıkabilecek donanımda, daha iyi, daha kapsayıcı bir dünya oluşur. Hükümetler, daha kapsayıcı ve güçlü bir küresel nüfus sağlamak için kadınların ve kız çocuklarının haklarını ve seçim yapma yeteneklerini yasalar ve politikalarla sürekli güçlendirmelidir.

Her birimizin gelişmek için eşit fırsatlara sahip olduğu bir dünya hayali için birlik olmalı ve büyüklüğü veya gelişme aşaması ne olursa olsun her ulusun gerçek zenginliğinin insanları olduğu (hepsi, yarısı değil) gerçeğini sağlamak için güçlerimizi birleştirmeliyiz. UNFPA, haklarını talep edebilmeleri ve kendi seçimlerini yapabilmeleri için 8 milyarı oluşturan her bir kişin yanında durmaya devam ediyor. Ancak bu yolla, hepimize eşitlik ve refah getirecek bir gelecek kurabiliriz.

ÖNE ÇIKAN İSTATİSTİKLER

  • Dünyadaki kadınların yüzde 40'ından fazlası cinsel sağlık ve üreme sağlığı, ve üreme hakları konusunda kendi kararlarını veremiyor.
    • Türkiye'de kadınların sadece yarısı (15-49 yaş arası) cinsel ilişki, gebelik önleyici yöntem kullanımı ve üreme sağlığı konularında kendi kararlarını verebiliyor.
  • Düşük ve orta gelirli ülkelerde sadece dört kadından biri - toplumsal cinsiyete dayalı ekonomik bariyerler ve gebelik önleyici yöntemlerine erişim eksikliği de dahil kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarına yönelik engeller nedeniyle doğurganlığı ile ilgili kendi seçimlerini yapabiliyor.
    • Türkiye’deki 15 ila 49 yaş arasındaki 1,33 milyondan fazla evli kadınının karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı bulunuyor. Yani, istedikleri halde gebelik önleyici yöntemlere erişemiyorlar. Bu kadınların çoğunluğu, 30 yaşın üzerinde, en az 3 çocuk sahibi, kırsal kesimde ve gelir düzeyi düşük hanelerde yaşıyor.
  • Dünyada her iki dakikada bir kadın hamilelik veya doğum nedeniyle hayatını kaybediyor (çatışma ortamlarındaki ölüm oranı iki kat daha fazla).
  • Kadınların yaklaşık üçte biri yakın partner şiddetine, partner dışı cinsel şiddete veya her ikisine birden maruz bırakılıyor.
    • Türkiye'de her 10 kadından 4'ü hayatı boyunca en az bir kez fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Şu anda evli olan her 4 kadından biri 18 yaşından önce evlenmiş durumda
  • Dünyadaki okuma yazma bilmeyen 800 milyon kişinin üçte ikisinden fazlası kadın.
    • Türkiye'de 2 milyon 877 bin kadın okuma yazma bilmiyor. Kadınların işgücüne katılma oranı ise sadece yüzde 30.
  • Sadece 6 ülkenin parlamentosu eşit cinsiyet temsiline (yüzde 50’si kadın) sahip.
    • Türkiye'de mevcut parlamentodaki kadın temsil oranı yüzde 20.

UNFPA Hakkında

UNFPA, Birleşmiş Milletler cinsel sağlık ve üreme sağlığı ajansıdır. UNFPA’in misyonu, her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli bir ortamda gerçekleştiği ve her gencin potansiyelinin tamamını kullanabildiği bir dünyaya ulaşmaktır. UNFPA, herkes için üreme sağlığı haklarının yaygınlaştırılması çağrısında bulunarak, isteğe bağlı aile planlaması, kaliteli anne sağlığı bakımı ve kapsamlı cinsel sağlık eğitimi de dahil olmak üzere cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimi destekler.

Related Content