İklim krizi çevresel ve ekonomik bir sorun olarak iyi bilinen bir mesele, ancak özellikle cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) alanında mevcut eşitsizlikleri artıran, kadınları ve gençleri orantısız bir şekilde etkileyen derin bir halk sağlığı sorunu olarak bilinirliği daha az. Artan küresel sıcaklıklar, aşırı hava olayları ve çevresel bozulma sadece gerekli sağlık hizmetlerini aksatmakla kalmıyor, aynı zamanda erkeklerin ve kadınların çocuk doğurma isteklerini ve yeteneklerini de etkiliyor.
Artan sıcaklıklar ve aşırı hava olayları, erkek ve kadın doğurganlığı da dahil olmak üzere CSÜS üzerinde doğrudan ve yıkıcı sonuçlara yol açıyor. Sıcağa maruz kalınması, ölü doğumlar, erken doğumlar ve düşükler dahil olmak üzere anne ve yenidoğan sağlığına dair riskleri artırıyor. Doğumdan önceki hafta sıcaklıktaki 1°C'lik artış, ölü doğum olasılığını %6 oranında artırıyor. Afetler ve yerinden edilme, modern gebelik önleyici yöntemlere, güvenli doğum hizmetlerine ve temel CSÜS malzemelerine erişimi engelleyerek milyonlarca kadın ve kız çocuğunu savunmasız bırakıyor. Buna ek olarak, su kıtlığı ve kötü sanitasyon, menstrüel (regl) sağlığı tehlikeye atarak üreme sağlığına dair iyi olma halini de olumsuz etkiliyor. Öte yandan, gençlerin geleceğe ilişkin kaygıları arttıkça doğurganlık istekleri azalıyor. Ayrıca, aileler geçimlerini sağlamakta zorlanırken iklim kaynaklı yoksulluk, toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti ve çocuk yaşta evlilik gibi zararlı uygulamaları daha da kötüleştiriyor.
COP29'da, iklim değişikliği ve CSÜS arasındaki bağlantılar, ihtiyaç duyulan ilgiyi gördü, ancak cinsel sağlık ve üreme sağlığının iklim eylemine entegrasyonu arzu edilen düzeyin çok altında kaldı. UNFPA, ulusal iklim stratejilerinin sadece; nüfus dinamiklerinin, üreme sağlığının ve iklim direncinin birbiriyle bağlantısını kabul etmesi halinde mümkün olabilecek insan merkezli politikalar ve iklime dirençli sağlık sistemleri için savunuculuk yaptı.
UNFPA, Azerbaycan, Pakistan, Özbekistan, Türkiye, BM Azerbaycan ve STK pavyonlarında düzenlenen 11 yan etkinlik aracılığıyla; hükümetlerle, özel sektörle, akademiyle, sivil toplumla ve gençlerle kurduğu ortaklıklar sayesinde, doğurganlık da dahil olmak üzere, CSÜS'e sürdürülebilir iklim eyleminin temel taşı olarak öncelik vererek sağlığın, hakların ve dayanıklılığın korunduğu bir gelecek vurgusu yaptı. Türk hükümeti ile düzenlenen ortak bir etkinlikte, kadınların ve gençlerin iklim adaptasyonunda ve azaltımında güçlendirilmiş aktörler olarak nasıl hizmet verebilecekleri ele alındı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Adil Çalışkan ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Tuğba Dinçbaş de etkinliğimize katılarak bize destek verdi.
COP29'da Toplumsal Cinsiyete ilişkin Geliştirilmiş Lima Çalışma Programının uzatılması ve toplumsal cinsiyete duyarlı iklim finansmanı taahhütleri gibi bazı ilerlemelere rağmen, güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanlarında (NDC) demografi ve üreme sağlığı arasındaki bağlantıların geliştirilmesi için daha çok çalışmaya ihtiyaç var. Bu planların iklim değişikliğinin demografik etkilerini ele almak için net ve uygulanabilir hedefler belirlenmesi gerekiyor.
COP30'a doğru ilerlerken, erkek ve kadın doğurganlığı da dahil olmak üzere CSÜS ve demografi arasındaki bağlantıların iklim politikalarına ve çerçevelerine dahil edilmesinin önceliklendirilmesi küresel bir zorunluluk haline gelmeli. Buna, demografi ve CSÜS'ün Ulusal Katkı Beyanlarına (NDC) entegre edilmesi, toplumsal cinsiyete göre ayrıştırılmış veri sistemlerinin kurulması ve iklim finansmanının kadınlara ve kırılgan gruplara ulaşmasını sağlamak da dahil. Kadınları ve gençleri iklim eylemi için güçlendirerek, değişen dünyada sağlık ve hakları korumak için sürdürülebilir, kapsayıcı bir dayanıklılık oluşturabiliriz.
UNFPA, küresel iklim stratejileri kapsamında şehirler, kentsel ve kırsal topluluklar için adil çözümler sağlamak üzere insan merkezli iş birliğini, savunuculuğu ve yenilikçiliği desteklemek için kararlılıkla çalışıyor. İklim değişikliğiyle mücadelede kimseyi geride bırakmama ilkesini ancak bu acil meseleleri ele alarak yerine getirebiliriz.
Mariam A. Khan
UNFPA Türkiye Temsilcisi