Go Back Go Back
Go Back Go Back
Go Back Go Back

Dünya genelinde doğumda anne ölüm oranları düşüyor, ancak her yerde eşit oranda değil

Dünya genelinde doğumda anne ölüm oranları düşüyor, ancak her yerde eşit oranda değil

Haberler

Dünya genelinde doğumda anne ölüm oranları düşüyor, ancak her yerde eşit oranda değil

calendar_today 04 April 2025

Fotoğrafta, bir anne ve dört çocuğu renkli halılarla kaplı bir odada otururken, yüz ifadeleri ciddi ve hüzünlü görünüyor.
Türkiye’nin güneyinde bir çadır yerleşiminde yaşayan bir aile.

Bu Dünya Sağlık Günü'nde yayınlanan “2000-2023 yılları arası Anne Ölüm Oranlarındaki Eğilimler” adlı yeni BM raporuna göre, anne ölüm oranları 2000 ile 2023 yılları arasında önemli bir düşüş göstererek yüzde 40 azaldı ve 100 bin canlı doğum başına 328’den 197’ye geriledi. Ancak bu ilerleme her yerde eşit şekilde gerçekleşmedi. Rapora göre, 2023 yılında 260 bin anne ölümü meydana geldi. Doğum sırasında ölen her kadına karşılık, 30 kadın da doğumla ilgili sağlık sorunları yaşıyor.

7 Nisan 2025

Ankara, Turkiye - Anne ölümleri büyük oranda önlenebilir bir sorun. Buna rağmen, dünyada her iki dakikada bir kadın, hamilelik veya doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Anne ölümlerinin en yaygın nedeni, özellikle en az gelişmiş ülkelerde görülen yetersiz sağlık hizmetleri: Temel ilaçların, tıbbi ekipmanların yetersizliği ve uzman sağlık personeli eksikliği. Ancak kararlı bir siyaset ve finansal yatırımlarla anne ölümlerinin önlenmesi mümkün. Bu Dünya Sağlık Günü'nde Birleşmiş Milletler, Sağlıklı Başlangıçlar, Umutlu Gelecekler kampanyasıyla anne ve yenidoğan sağlığına dikkat çekiyor. Kampanya, hükümetleri ve sağlık sektörünü önlenebilir anne ve yenidoğan ölümlerini sona erdirmek için çabalarını artırmaya ve kadınların sağlık ve iyilik halini önceliklendirmeye çağırıyor.

Bugün yayımlanan ve DSÖ, UNICEF, UNFPA, Dünya Bankası ve UNDESA/Nüfus Bölümü tarafından birlikte hazırlanan “2000-2023 yılları arası Anne Ölüm Oranlarındaki Eğilimler” raporu, cinsel sağlık ve üreme sağlığının temel bir bileşeni olan küresel anne ölüm oranının 2000 yılında 100 bin canlı doğumda 328 iken 2023 yılında 197’ye düşerek yüzde 40 azaldığını gösteriyor. Ancak çalışma, bu gelişmenin eşit bir şekilde gerçekleşmediğini de gösteriyor. Anne ölüm oranları konusunda zengin ülkeler yoksul ülkelere kıyasla çok daha hızlı ilerlerken bu durum, dünyadaki derinleşen eşitsizlikleri bir kez daha ortaya koyuyor. Zayıf sağlık sistemleri ile yeni ve uzun süren insani krizler, bazı ülkelerde ilerlemenin durmasına, hatta bazı yerlerde gerilemeye yol açıyor.

Dünya çapındaki anne ölümlerinin %47’si dört ülkede gerçekleşiyor: Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Hindistan, Nijerya ve Pakistan. Bu ülkeler arasında Nijerya en yüksek orana sahip ve küresel anne ölümlerinin %28,7’si sadece bu ülkede meydana geliyor. Ayrıca, Sahra Altı Afrika 2016-2023 yılları arasında %22,2 oranında bir azalma kaydetmiş olsa da, küresel anne ölümlerinin %70’ini oluşturmaya devam ediyor. Bölgedeki anne ölümü oranı 100 bin canlı doğum başına 454. Sahra Altı Afrika’da hamileliğe dair sağlık sorunları yaşayan bir kadının ölüm riski, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki bir kadına kıyasla 135 kat daha fazla. Çatışma bölgelerindeki ülkeler ise, 100 bin canlı doğum başına 504 ölüm oranıyla, küresel ortalamanın iki katına sahip. 2023 yılında, dünya genelindeki anne ölümlerinin %61’i kırılgan ve krizlerden etkilenen ülkelerde meydana gelirken bu ülkelerin küresel doğum oranındaki payı ise yalnızca %25.

Küresel ilerlemeye paralel olarak, Türkiye’deki anne ölüm oranları da düşüyor; 2005 yılında 100 bin canlı doğumda 28,5 olan anne ölüm oranı 2023’te yüzde 53 azalarak 13,5’e düştü. Ancak bu oran, en kırılgan gruplar arasında çok daha yüksek. Türkiye, 185 ülke içinde en düşük anne ölüm oranına sahip 58. ülke konumunda (WHO). OECD ülkeleri arasında ise 38 ülke içinde 31. sırada yer alıyor (OECD).

Anne ölümlerinin büyük bir kısmı zamanında ve kaliteli sağlık hizmetleriyle önlenebilir. Ancak sağlık sistemleri, hayati ilaçlar, ekipmanlar ve uzman sağlık personeli açısından ciddi eksikliklerle karşı karşıya. Ebe hizmetlerinin herkes için sigorta kapsamına alınması, anne ve yenidoğan ölümlerinin ve düşüklerin üçte ikisini önleyebilir. Ancak dünya genelinde 900 bin ebe açığı bulunuyor. Kaliteli sağlık hizmetlerine erişimde konum, gelir, ırk veya etnik köken gibi faktörlere dayalı eşitsizlikler devam ediyor ve bu durumdan en fazla dezavantajlı topluluklar etkileniyor.

Anne ölümlerinin önlenmesi, güçlü toplumların inşası ve kadınların güçlenmesi için kritik. Kadınların üreme haklarını kontrol edebildiği ve kaliteli sağlık hizmetlerine erişebildiği durumlarda, güvenli olmayan bir şekilde gerçekleştirilen kürtajlar azalır, anne ölümleri düşer ve kadınlar ve aileler daha sağlıklı bir yaşam sürer. 2030 yılına dek küresel anne ölüm oranını 70'in altına indirme hedefine ulaşmak için kazanımların 2,5 kat artması gerekiyor.

Siyasi irade ve mali yatırımlarla anne ölümlerinin büyük oranda azaltılması ve önlenmesi mümkün. Güvenli hamilelik ve doğum hakkını güvence altına almak için, sağlık hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi, finansal kaynakların artırılması ve destekleyici yasaların çıkarılması şart. Temel sağlık malzemelerine ve ebe hizmetlerine erişimin genişletilmesi, anne ölüm oranlarını azaltmak için ve maliyet açısından verimli stratejiler arasında. Sonuç olarak, anne ve yenidoğan sağlığına yapılan yatırımlar, daha sağlıklı bir iş gücünün oluşmasını sağlarken küresel ekonomiye de 400 milyar dolarlık bir katkı potansiyeli sunuyor.

UNFPA Türkiye’de Ne Yapıyor?

UNFPA Türkiye, herkes için sağlık hedefi doğrultusunda çalışarak, göçmenler, 6 Şubat depremlerinden etkilenenler ve diğer kırılgan gruplar da dahil olmak üzere, geniş kapsamlı ve kaliteli üreme sağlığı hizmetlerine erişimi destekliyor. UNFPA sistemlerin güçlendirilmesinin yanı sıra merkezi olmayan müdahaleleri de destekliyor. UNFPA, kadın sağlığı danışma merkezleri, gençlik merkezleri, anne-çocuk sağlığı birimleri ve mobil sağlık hizmetleri dahil olmak üzere şu ana dek kurduğu 100’den fazla hizmet birimi ile hedef grupların ihtiyaçlarına yönelik bilgi, danışmanlık ve hayat kurtarıcı üreme sağlığı hizmetleri sağlıyor. Ayrıca, üreme sağlığını, güvenli anneliği ve yenidoğan sağlığını iyileştirmek, sağlık okuryazarlığını ve sağlık hizmeti bilgisini güçlendirmek amacıyla yetkililerle birlikte çalışarak, partnerleriyle birlikte toplum temelli programlar yürütüyor.

Sağlık aracıları modeli, UNFPA’in bu konudaki en yenilikçi girişimlerinden biri. Bu programda, yerel ve göçmen topluluklardan kadınlar “sağlık aracısı” olarak görev alıyor ve toplulukları ile sağlık hizmetleri arasında bir köprü oluşturuyor. Bu aracılar, ev ziyaretleri yaparak, yüksek riskli gebelikler, gebeliğe dair acil durumlar ve anne-yenidoğan ölümlerinin başlıca nedenleri gibi konularda farkındalık yaratıyor.

Buna ek olarak, UNFPA, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü işbirliğinde hazırladığı “Anne Ölümlerine Yeniden Bakmak: Nitel Araştırmanın Söyledikleri” başlıklı kapsamlı araştırma ile, Türkiye'nin anne ölümlerini azaltmak için uygulayabileceği politikalar, stratejiler ve mekanizmalar hakkında derinlemesine bir analiz sunuyor. UNFPA, Türkiye’deki önümüzdeki 5 yıllık işbirliği planı için Sağlık Bakanlığı ve diğer paydaşlarla görüşmeler yapıyor. Bu plan kapsamında, özellikle güvenli annelik olmak üzere üreme sağlığında ilerlemeyi hızlandırmak için sağlık hizmetlerini iyileştirmeye yönelik temel unsurlar ele alınıyor.