Go Back Go Back
Go Back Go Back
Go Back Go Back

Dünya Nüfus Günü 2020: COVID-19’u Frenlemek - Kadınların ve kız çocuklarının sağlığını ve haklarını korumak

Dünya Nüfus Günü 2020: COVID-19’u Frenlemek - Kadınların ve kız çocuklarının sağlığını ve haklarını korumak

Basın Bültenleri

Dünya Nüfus Günü 2020: COVID-19’u Frenlemek - Kadınların ve kız çocuklarının sağlığını ve haklarını korumak

calendar_today 11 July 2020

COVID-19’u Frenlemek: Kadınların ve kız çocuklarının sağlığını ve haklarını korumak
COVID-19’u Frenlemek: Kadınların ve kız çocuklarının sağlığını ve haklarını korumak

ANKARA, Turkey – Resmi rakamlara göre COVID-19 salgını 11 milyon kişiyi enfekte ederken, yarım milyondan fazla kişinin de ölümüne neden oldu. Bunun yanında, bu felaketin sonuçları hesaplanandan çok daha ağır oldu. Ekonomilere kepenk vuruldu; kadınlar ve kız çocukları orantısız düzeyde salgından etkilendi; cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri kesintiye maruz kaldı; toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakaları ise artmaya devam ediyor.

Bugün, 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkında farkındalık yaratmak için önemli bir gün. Bu sene Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, salgının ortasında kalan kız çocuklarının ve kadınların ihtiyaçlarına, hassasiyetlerine; kadınların ve kız çocuklarının sağlığının ve insan haklarının korunmasına yönelik çabalara dikkat çekiyor.

UNFPA İcra Direktörü Natalia Kanem, “Hiçbir kurum veya ülke bunu tek başına başaramaz” diyor.

Kadınlar için artan riskler

Küresel çapta kadınlar salgından kaynaklı artan çeşitli risklere maruz kalıyorlar. 

Örneğin, çoğunluğu kadın olan ön saftaki sağlık çalışanları COVID-19 sebebiyle hasta olma riskiyle karşı karşıyalar. Ancak sağlık sektörünün dışındaki kadınlar ve kızlar da hala risk altında. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı servislerinden faydalanması gereken kişiler, hizmet ararken virüse yakalanma endişesi yaşayabiliyor, hatta tamamen kendilerini hizmetten mahrum bırakıyor. Diğer kadınlar ise seyahat kısıtlamaları ve engellenmiş sağlık hizmetleri sebebiyle bu hizmetlere erişemiyor.

Birçok hastane ve sağlık merkezi kadınların ve kızların; doğum öncesi hizmetleri, güvenli doğum servisleri ve aile planlaması gibi birçok hizmeti de içeren önemli cinsel sağlık ve üreme sağlığı servislerine talebin düştüğünü rapor etti.

UNFPA ve partnerlerinin hesaplamalarına göre, sağlık hizmetlerindeki 6 aylık bir aksama, alt ve orta gelirli ülkelerdeki 47 milyon kadının modern gebelik önleyici yöntemlere erişiminin engellenmesine ve böylece 7 milyon istenmeyen gebeliğe dolayıs ile de anne ölümlerinin  sayısının da artması sonucunu doğurabilir.

UNFPA cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimin sürdürülebilmesi için çalışmalarını sürdürüyor.

Bu çerçevede, UNFPA Türkiye Ofisi, COVID-19 salgını ortamında, hizmet sunuculara cinsel sağlık ve üreme sağlığı, güvenli annelik, doğum, doğum öncesi ve sonrası bakım alanlarında; ayrıca ergenler ve gençler, yaşlılar, engel ile yaşayanlara yönelik teknik rehberler yayınlamıştır. Ayrıca, ilgili kuruluşlar ile işbirliği içerisinde tarama ve saha çalışmalarına destek vermeye devam etmiş ve hizmet sunuculara kişisel koruyucu donanım, ihtiyaç duyulan bölgelerde de hijyen kiti sağlamıştır. UNFPA Türkiye Ofisi, COVID-19 salgının etkilerini ölçmeye yönelik araştırma çalışmalarına da destek vermektedir. 

Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet

Ekonomik baskılar ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle artan ev içi gerilimler dünya çapında şiddetin artmasına sebep oluyor. Tacizcileriyle aynı eve sığınmak zorunda kalan kadınların çoğunlukla gidecek bir yeri olmuyor. Siber şiddet gibi yeni şiddet türleri de bu zamanda artmaya devam ediyor.

UNFPA'in hesaplamalarına göre altı aylık bir karantina süreci 31 milyon yeni toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakasına sebep olabilir ve bu sayı karantinayla geçen her üç ayda bir 15 milyon artabilir.

Barınaklara erişim ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri de salgın nedeniyle kısıtlandı. UNFPA ve ortakları, hayatta kalan mağdurların hizmetlere ulaşabilmesi ve uzaktan sürdürülen eylemlerin artması için her fırsatta çalışmaya devam ediyor.

Türkiye’de toplumsal cinsiyet temelli şiddetin yaygınlığı yüzde 40’tır. COVID-19 krizinde karantina ve tecrit uygulamaları ile birlikte ekonomik ve toplumsal gerginlikler, kadınlar ve kız çocuklarını ev içi şiddete daha açık hale getirmiştir. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu raporlarına göre, COVID19 salgını döneminde, 2019 Mart ayı vakaları ile karşılaştırıldığında toplumsal cinsiyet temelli şiddet vakalarında %80 oranında bir artış görülmüştür. İstanbul Emniyet Müdürlüğü de aynı dönemde İstanbul’da artışın %38’e vardığını belirtmiştir.

UNFPA Türkiye Ofisi gölge pandemiyle mücadelede kapsamında ünlüler ile birlikte gerçekleştirdiği sosyal medya kampanyaları aracılığı ile şiddet hatları ve akıllı telefon uygulamalarının bilgisini yaygınlaştırmış, kadın sivil toplum kuruluşlarını ve özel sektörü teknik raporlarla desteklemiş, ortakları aracılığı ile kadın ve kız çocuğu mültecilere yönelik hizmetlerini devam ettirmiştir. 

Dr. Kanem dünyanın bu konudaki çabalarını ikiye katlaması gerektiğini söylüyor: ''Küresel toplum bu pandemiyi atlatmak için dayanışma içinde bir araya geldikçe, biz de daha dirençli, eşitlikçi bir toplum ve refah içinde geçecek bir gelecek için temel atıyoruz.''