Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından içeriği geliştirilen ve Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) yürütücü ortağıyla, sığınmacı kadınlara yönelik olarak organize edilen “Çocuk Yaşta Evliliklere Karşı Farkındalık Paneli,” 27 Eylül 2017’de Adana’da yapıldı. Türkiye’de sığınmacı olarak yaşayan ailelerde de sıklıkla rastlanan ve çocuk yaştakilere yönelik bir insan hakları ihlali olan çocuk yaşta evlilik konusuna dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için düzenlenen panelde Çocuk Yaşta Evliliklerin Fiziksel, Psikolojik ve Sosyal Boyutu, Çocuk Yaşta Evliliklere Yasalar Ne Diyor? ve İslam Hukukuna Göre Erken Evlilik konularında sunumlar yapıldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Göçmen ve Göç Bürosu tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ile Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) yürütücü ortaklığıyla organize edilen “Çocuk Yaşta Evliliklere Karşı Farkındalık Paneli”nin Adana’daki oturumuna 325 sığınmacı kadın katılım gösterdi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Karl Kulessa panelin açılış konuşmasında “Çocuk yaşta evlilikler bir insan hakları ihlalidir ve tüm insan hakları ihlalleri arasında en can acıtıcı en yaralayıcı olanlardan biridir. Kiminle ve ne zaman evleneceğini seçmek korku, ikna ya da baskı olmaksızın alacağınız özgür bir karar olmalıdır. Evlenme kararı yalnızca hazır değil aynı zamanda yetişkin olduğunuzda alacağınız bir karardır. Çocuk yaşta evlilikler sebebiyle genellikle okulu erken yaşta bırakan çocuklar özellikle ekonomik fırsatlardan yararlanamamaktadır. Yaşamlarıyla ilgili alacakları kararlar ve izleyebilecekleri yollar konusunda seçenekler en aza indirgenmiş ve hatta çoktan belirlenmiştir” dedi.
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) Güneydoğu Anadolu Bölge Koordinatörü Emre İlker Cece yaptığı açılış konuşmasında “Sığınmacılarla yaptığımız çalışmalar kapsamında onların topluma uyum süreçleriyle ilgili çalışmlar yapıyoruz. Yaptığımız çalışmalarda, sahada çocuk yaşta evlilikler konusunu bir problem olarak tespit ettik. Sorunu tespit ettikten sonra, çözümün yaratılabilmesi için bilinçlenme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmaya karar verdik. Çocuk yaşta evlilikleri, eğitim sürecinin tamamlanmasında büyük bir engel olarak görüyoruz ve ölümlere neden olmasından dolayı da temel yaşam haklarının ihlali olarak görüyoruz. Çocuk yaşta evlilikler konusunda farkındalık yaratan bu tip çalışmaları çok önemsiyoruz” dedi.
Adana’da yapılan panelin açılış konuşmasında söz alan Adana Halk Sağlığı Müdür Yardımcısı Dr. Tanju Altınsu “Daha kendisi çocuk olan biri, bir bebeği dünyaya getirip, büyük bir sorumluluk alıp nasıl annelik yapabilir? Kendisini ekonomik olarak destekleyemeyen bir kız çocuğu, kendi çocuğuna nasıl destek olabilir? Çocuk yaşta evlilik, evde bir çok şiddet türüne neden oluyor, anne ve bebek sağlığını ciddi şekilde tehlikeye sokacak tehditleri ortaya çıkartıyor. Çocuk yaşta evlelenenlerin fiziksel şiddete maruz kaldığını görüyoruz ama en vahimi de yaşanan anne ölümleri. Bu çocukların jinekolojik yapısı henüz tam olgunlaşmadığı için gebelik temelli ölümler yaşandığını görüyoruz” tespitlerinde bulundu.
Adana Halk Sağlığı Müdürlüğünden Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Nazan Akçalı, Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerin Beden ve Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri başlıklı sunumunda “Dünyada her yıl 18 yaşın altındaki 10 milyon kız çocuğunun evlendirildiği görülmekte. Bu istatistiğin içinde resmi olmayan evliliklerin kaydı yok bu nedenle bu rakamı tam olarak bilmek mümkün değil. Ülkemizde, Orta ve Doğu Anadolu bölgelerinde çocuk yaşta evlilikler daha sık görülüyor. Bazı durumlarda, kız çocuklarının kendi ailelerinin psikolojik ve ekonimik zorluklardan kaçmak için de çok erken yaşlarda evliliği bir çözüm olarak gördüklerine şahit oluyoruz. Savaşlarda ve afetlerde de travmaların yol açtığı sorunların tetiklediği bir kaçış olarak çocuk yaşta evliliklere yönelme oluyor. Çocuk yaştaki gebeliklerde, birçok sağlık sorunu gözlemliyoruz; düşük yapma ve anne ölümleri bu sorunların en tehlikelisi. Yaşanan bu sağlık sorunları, kız çocuklarının bedenlerinin biyolojilk olarak gebeliğe hazır olmadığını gösteriyor” dedi.
Adana Barosu Kadın Hakları Komisyon Başkanı Avukat Deniz Eylem Coşkun, Çocuk Yaşta Evliliklere Yasalar Ne Diyor? başlıklı sunumunda “Medeni kanunun 124. Maddesine göre, her iki tarafın 17 yaşını doldurmadan evlenemez. Bu kanuna göre evlenmek için 18 yaşından gün almış olmanız gerekiyor. Çevrenizde, çocuklarını evlendirmek için baskı yapanları görür ya da duyarsanız mutlaka adliyeye başvurun. Bugün bu panelde öğrendiklerinizi kendi çevrenizle lütfen paylaşın, Türkiye’deki yasaları ve yaptırımları sosyal çevrenize de aktarın” dedi.
Başkent Kadın Platformu’undan Nesrin Semiz, İslam Hukukuna Göre Çocuk Yaşta Evlilik başlıklı sunumunda “İslam dininin öngördüğü en önemli konu insan hayatıdır. 18 yaş altında meydana gelen gebeliklerde, kaybedilen insan hayatları – hem annenin hem de bebeğin - “bir insanı öldürmek, tüm insanlığı öldürmektir” ayetiyle bağdaşır. İslam dini, kişi ve toplumun huzurunu bozacak bir etki yaratan çocuk yaşta evliliği kabul etmez” dedi. Semiz yaptığı konuşmasında ayrıca “Bir kızın fiziksel olarak gelişmişliği, onun evliliğe hazır olduğu anlamına gelmez; aynı zamanda aklen ve ruhen de evliliğe hazır olması, karar verebilme irade ve yetkinliğine ulaşmış olması gerekir. Evlilik, ancak tarafların kendilerine ve topluma katkı sunabilecek olgunluğa ulaşabildiklerinde mümkün olur” dedi.
Adana’da düzenlenen Çocuk Yaşta Evliliklere Karşı Farkındalın Paneli’ne katılan ve çocuk yaşta evlendirilen iki Suriyeli kadın, kendi deneyimlerini paylaşmak üzere için kısa konuşmalar yaptılar. Deneyimini paylaşan sığınmacı kadınlardanilki biri, “Suriye’ de doğdum, 2 çocuğum var. Beni çocuk yaşta evlendirdiler. Başka hiç tanımadığım bir aile ortamına vefarklı bir eve geçtim. Büyük bir sorumluluk aldım. Eşime okumaya devam etmek istediğimi söyledim. ‘Nasıl olur, senin sorumlulukların var, okula vaktin yok’ dedi. Beni çok üzdü. Kendim çocuk yaştayken, çocuk doğurdum. Bebeğimi emzirirken bile okuldaki günlerimi anıyordum. Yalnızlaşmaya başladım. Türkiye’ye geldiğimde tekrar okula döndüm. Bıraktığım yerden devam etmeye karar verdim. Ancak eski şevkim olmadığı için şu anda çok zorlanıyorum. Kendi kızlarımının aynı acı tecrübeleri yaşamasını istemiyorum, onları okutmak, onlara destek olmak istiyorum. İnanıyorum ki tüm kadınların gücü, okumaktan ve çalışabilmekten geliyor” dedi.
Panelde deneyim paylaşan bir diğer sığınmacı kadın katılımcı ise, “Okul yıllarındayken evlendirildim; ev temizliği, evin tüm idaresi gibi daha önce hiç düşünmediğim, bilmediğim sorumluluklarım oldu. Beni çok zor bir duruma soktu. Çok erken yaşta hamile kaldım. Depresyona girdim.Tüm yaşadığım sıkıntılarla yalnız yüzleşmek zorunda kaldım. Erken yaşta evliliğin zarar verici etkilerini bizzat yaşadım. Lüfen, burada öğrendiklerinizi çevrenizle paylaşın, çocuklarını evlenmeye zorlayan ailelerin fikirlerini değiştirmeye çalışın. Değişim için hepimizin cesur olması gerekiyor” dedi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), yürütücü ortakları ve farklı uluslararası donörlerden aldığı finansal destekle, erkek ve kadınlara yönelik olarak içeriği geliştirilen 30’dan fazla Çocuk Yaşta Evlilikler Panellerini, Türkiye’nin birçok farklı ilinde düzenlemeye devam edecek.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Kadın Sağlığı Danışma Merkezleri
Dünyada üç kadından birisi 18 yaşından önce evlenmektedir. Çocuk yaşta evlilikler konusunda gerekli ve etkin çalışma yürütülmezse, 2050 yılı itibarıyle çocuk yaşta evlenmiş kadın sayısının 1.2 milyara ulaşması beklenmektedir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Ofisi, 2011 yılından bugüne, İnsani Yardım Programı çerçevesinde kadın sağlığı ve kadına yönelik şiddet konularında kapasite geliştirme, hizmet sunumu, üreme sağlığı ve hijyen malzemeleri sağlamaktadır.
Bu kapsamda, çeşitli kuruluşlarla işbirliği halinde Kadın ve Kız Çocuklar için Güvenli Alanlar (Kadın Sağlığı Danışma Merkezleri) oluşturulmaya başlanmıştır. 2017 yılında çeşitli illerde Avrupa Komisyonu İnsani Yardım ve Sivil Koruma Birimi (ECHO), Amerikan Hükümeti, İsveç Hükümeti ve Japon Hükümeti desteği ile kurulan merkezlerde öncelikli olarak sığınmacı kadın ve genç kızlara üreme sağlığı ve cinsel sağlık, cinsiyet temelli şiddet, psiko-sosyal destek, güçlenme ve malzeme dağıtımı konularında faaliyet gösterilmektedir.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1969 yılında kuruldu ve dünya çapında nüfus konusunda uluslararası finansmana sahip en büyük yardım kaynağı olan UNFPA, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen politikalar ve stratejiler oluşturulması konularında 150’yi aşkın ülkede faaliyet göstermektedir. Çalışmalarına proje temelli olarak başlayan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), 1971 yılından bugüne Türkiye’de; üreme sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi; kalkınmayla ilgili verilerin toplanması, kullanımı ve yaygınlaştırılmasının artırılması, ve insani yardım konularında çalışmalar yapmaktadır. Bu çerçevede ilk Ülke Programı 1988 yılından 1992’ye kadar sürmüş, şu anda ise Altıncı Ülke Programı (2016-2020) yürütülmektedir.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli gerçekleştiği ve her gencin içindeki potansiyelini ortaya çıkarabildiği bir dünya için çalışır. UNFPA, bu hedefe ulaşabilmek için, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden (SDG) özellikle 4 tanesine yoğunlaşmıştır; SDG 3:Sağlıklı Bireyler, SDG 4: Nitelikli Eğitim, SDG 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve son olarak SDG 17: Hedefler için Ortaklıklar
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Sosyal Medya Hesapları:
Facebook: UNFPA.Turkey Twitter: UNFPATurkey Instagram: unfpa_turkey YouTube: UNFPATurkey