Buradasınız

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER, New York – Geçtiğimiz 30 yılda, cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarına ilişkin küresel taahhütlerde büyük ölçüde ilerleme kaydedildi: Anne ölüm oranları neredeyse üçte bir oranında düştü, modern doğum kontrol yöntemleri kullanan kadın sayısı ikiye katlandı ve 160'tan fazla ülke ev içi şiddete karşı yasalar çıkardı.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, bu ilerlemeye öncülük eden ve milyonlarca kişiye daha fazla özgürlük ve özerklik sağlayarak onları güçlendiren bir yolun izini sürüyor. Ancak aynı zamanda bu iyileşmelerin dünyanın en yoksul ve en ötekileştirilen kesimlerini ne kadar az etkilediğini ve bu kesimler için hakların ve seçeneklerin büyük ölçüde ulaşılamaz olduğunu da açığa çıkarıyor.

Birbiri ile kıyaslanamaz düzeydeki bu gerçekler, sağlık sistemlerimizde ve ekonomik, sosyal ve siyasi kurumlarda gizlenen eşitsizlik ve ayrımcılıktan kaynaklanıyor. Dolayısıyla, eşitliği sağlamak, eşitsizlikleri açığa çıkararak kapsayıcı çözümlerin planlanmasını ve uygulanmasını gerektiriyor.

Aşağıda, eşitsizliğin toplumlarımızda nerede ve nasıl ortaya çıktığını, nasıl bazı toplulukları yükseltirken diğerlerini geride bıraktığını ve buna nasıl karşı koyup herkes için nasıl barışçıl ve refah içinde bir gelecek kurabileceğimizi anlatacağız.

1. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarında yaşanan eşitsizlikler her yerde.

Bir ebenin yatakta yatan hamile bir kadına baktığı bir çizim.
İncelenen tüm ülkelerde etnik olarak azınlık kalan kadın ve kız çocuklarının sağlık hizmetlerine erişiminde eşitsizlikler tespit edildi. Tasarım: Rosie James

Aşkabat, Türkmenistan'da Alia* ve eşine, bebek sahibi olmalarının "istenmeyen" bir durum olduğu söylendi. Neden mi? Çünkü ikisi de görme engelliydi.

Engelli kadınlar ve kız çocukları, cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusunda ayrımcılığa maruz kalıyor, kapsamlı cinsellik eğitimi de dahil olmak üzere hizmetlere erişimi kısıtlanıyor. Hatta bazıları zorla kısırlaştırılıyor.

Alia ve diğer engelli kadınların, hamilelik ve doğum sırasında karşılaştıkları özel zorluklar, raporun ana temalarından birini güçlendiriyor: Sağlık ve haklara erişim bir bölgeden, ülkeden ve bir kişiden diğerine büyük ölçüde değişim gösteriyor.

Engellilik durumu, sağlık hakkını etkileyen kimliklerin sadece bir yüzü. Coğrafya ise bir diğeri; Afrikalı kadınların hamilelik komplikasyonlarından ölme olasılığı, Avrupalı kadınlardan yaklaşık 130 kat daha fazla. Etnik azınlıklardan gelen kadınlar ve kız çocukları söz konusu olduğunda ise, UNFPA raporu için araştırılan tüm ülkelerde, sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizlikler var.

2. Herkese yönelik cinsel sağlık ve üreme sağlığındaki ilerleme duruyor ve birçok açıdan geriliyor.

Tezgahta dokuma yapan bir kadının çizimi.
Zararlı stereotipler, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve homofobiyi haklı çıkarmak için sıklıkla kullanılıyor ve tehlikeli sonuçlar doğuruyor. Tasarım: Rosie James

Yaklaşık 20 yıldır, dünya genelinde anne ölümlerinde yıllık azalma oranı sıfır – yani hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Aynı zamanda, bugün kadınların dörtte biri eşleriyle veya partnerleriyle cinsel ilişkiyi geri çevirememekten şikayet ediyor.

Bu; yatırımlara, savunuculuğa ve pek çok yasaya rağmen kadınların kendi bedenleri üzerinde karar verme yetisinin azaldığı anlamına geliyor. En ayrıcalıklı kesimler için sağlık önündeki engeller hızla ortadan kalkarken, en dezavantajlı gruplar için bu engeller hâlâ çok büyük.

UNFPA Yönetici Direktörü Dr. Natalia Kanem, Dünya Sağlık Günü açıklamasında, "Refah için yaşayan ülkelerde dahi, gündelik hayatta ırkçılık ve diğer önyargılarla karşı karşıya kalan topluluklarda anne ölüm oranları daha yüksek. Daha iyisini yapabiliriz ve yapmalıyız." dedi.

3. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve hakları siyasallaşıyor – ve görüşler kutuplaşıyor.

Üreme hakları için protesto pankartları tutan üç kadının çizimi.
Kolombiya'daki eşitsizliklerle mücadele etmek için Parteralar, ülkenin resmi sağlık sisteminden büyük ölçüde kopmuş topluluklar arasında bakım sağlıyor. Tasarım: Rosie James

Dünyanın yarısı bu yıl sandık başına giderken birçok lider politik stratejilerini, kutuplaştırmaya dayandırmaya karar verdi.

Göç hakkındaki endişeler ve hem düşük hem yüksek doğurganlık oranları, bazı politikacılar tarafından cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve bu konulardaki haklara dair gelinen noktayı geriye götürmek kullanılıyor. Diğer yandan bazıları, yasal sistemlerini daha adaletsiz hale getirerek kadın sünnetini suç olmaktan çıkarıyor veya LGBTQIA+ bireylerin haklarını kısıtlıyor.

Kadınlar, kız çocukları ve farklı cinsel yönelimlere ve cinsiyet kimliklerine sahip kişilere yönelik zararlı kalıplar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve homofobiyi beslemek için sıklıkla kullanılıyor ve bu durum tehlikeli sonuçlar doğuruyor. Suriye'den kaçmış ve yeni ülkesinde cinsel sağlık hizmetlerine erişmekte güçlük çeken Efram* isimli bir mülteci anlatıyor: "İnsanların önyargıları nedeniyle kimseye eşcinsel olduğumu söyleyemiyorum. Tanınmıyoruz ve hiçbir hakka sahip değiliz."

4. Ancak umut var: Eşitsizliklerin karşılaşıldığı yerlerde, topluluk liderleri hizmetlerdeki açıkları kapatmaya yardımcı oluyor.

Bir yürüyüşçünün, diğerine kayalık bir geçidi geçmesine yardımcı olduğu çizim.
Araştırmalar, finansal desteğin hayat kurtardığını, yatırım eksikliğinin ise tehlikeye attığını gösteriyor. Tasarım: Rosie James 

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ırk ayrımcılığı ve yanlış bilgi, birçok sağlık sistemine derin bir şekilde yerleşmiş durumda: UNFPA araştırması, Amerika'da Afrika kökenli kadınların ırkçılığa maruz kalmaları nedeniyle doğum sırasında ölme olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Bu ve diğer nedenlerle - maliyet ve sağlık hizmeti veren kurumlara uzaklık da dahil olmak üzere - Afro-Amerikan kadınlar doğum yapmak için hastaneye gitmekten kaçınabiliyor. Kolombiyalı Shirley Maturana Obregón, doğumunu hastanede yapmakla ilgili; "İstediğim ortam o değildi" diyor.

Bunun yerine, Kolombiya'nın Afrika kökenli topluluğuna özgü geleneksel bir doğum görevlisi olan "partera" ile doğum yaptı. 

Parteralar, ülkenin resmi sağlık sisteminden büyük ölçüde kopmuş olan ve doktora ulaşmanın tehlikeli çatışma bölgelerinden geçen pahalı yolculuklar gerektirebildiği Kolombiya topluluklarında kültürel normlara uygun sağlık bakım desteği veren kişiler. 

Maturana Obregón, partera ile doğumunun güzel ve unutulmaz olduğunu söylüyor ve daha sonra kendisi de geleneksel bir doğum uzmanı olduğunu anlatıyor; "Kadınların hayallerini gerçekleştiriyoruz."

5. İlerleme mümkün, ancak bölünmeyi reddetmeli ve iş birliğini benimsemeliyiz.

Yuvarlak tezgahlarda dokuma yapan dört kadının çizimi.
Araştırmalar, finansal desteğin hayat kurtardığını, yatırım eksikliğinin ise tehlikeye attığını gösteriyor. Tasarım: Rosie James

UNFPA raporu her şeyden önce, evrensel sağlık ve hakları garanti altına alma yolunda "böl ve yönet" politikasının işe yaramayacağını gösteriyor. Bunun yerine, siyasi bir uzlaşma sağlamalı, çözümleri topluluklara göre uyarlamalı ve hedeflerimize ulaşmak için acil fon sağlamalıyız.

Bu noktada yerel liderlerin rolü çok önemli: Fildişi Sahili'nde kadın sünnetine ve çocuk evliliğine karşı mücadele eden Sarah Sy Savané, zararlı uygulamaları ortadan kaldırmayı amaçlayan programların, hedeflenen topluluklarda çalışan kişiler tarafından tasarlandığını söylüyor. "Güvenli alanlar, erkek eşlere yönelik çalışmalar ve diğer eylemler, genç kızların hakları olmadığını düşündüğü birçok noktada gerçek bir fark yaratıyor," diyor.

Bu tür girişimlerin somut etkileri var ancak daha fazla destek gerek. 2030 yılına kadar düşük ve orta gelirli ülkeler için ek 79 milyar dolar harcamak, 400 milyon istenmeyen gebeliği önleyebilir, 1 milyon hayat kurtarabilir ve 660 milyar dolar ekonomik fayda sağlayabilir. Ayrıca, daha fazla ebe eğitimi ile anne ve bebek ölümlerinin yaklaşık yüzde 40'ını ve doğmamış bebeklerin dörtte birinden fazlasını önleyebilir.

Finansal kaynak sağlamak hayat kurtarır, yatırım eksikliği ise tehlikeye atar.

Gerçek şu ki, eşitsizlik her baktığımız yerde var - ve yıkıcı sonuçları gün yüzüne çıkarıldığında, artık görmezden gelinemiyor. UNFPA Yönetici Direktörü Dr. Natalia Kanem'in de dediği gibi, "Harekete geçmek için her türlü nedenimiz var - insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, adalet ve dünya için. Herkes için onurlu bir yaşam ve haklar içeren bir geleceğe ulaşmanın tek bir yolu var: Birlikte çalışmak."