Buradasınız

Farklı uyruklardan yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’de yaşayan, neredeyse her beş mülteciden biri engelli. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye; Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nin (SGDD-ASAM) iş birliği ve Avrupa Birliği insani yardım fonlarının desteğiyle, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında hazırlanan Sesli-Fotoğraf Sergisinin açılışını yaıyor.

ANKARA, TÜRKİYE - Türkiye’de yaşayan en özel ihtiyaç sahibi gruplar arasında bulunan engelli mültecilerin çektikleri fotoğraflardan oluşan sergi ziyaretçilerine, engelli mültecilerin hayatlarına tanıklık etmek ve karşılaştıkları zorluklara dair farkındalığı artırmak için önemli bir fırsat sunuyor.

Sergi için Ankara’da yaşayan 17-52 yaşları arasındaki 10 engelli mülteci (7’si fiziksel, 1’i zihinsel, 1’i işitme, 1’i de görme engelli) 3 gün boyunca hem teorik hem de uygulamalı olarak temel fotoğrafçılık eğitimi aldı. Eğitimin sonunda kendi perspektiflerinden günlük yaşamlarını fotoğraflayan engelli mülteciler, sanatın yaratıcı gücünün desteğiyle hayallerini, umutlarını ve karşılaştıkları zorlukları fotoğraf karelerine dönüştürdü. 

Seçilen 24 fotoğraf, Türkçe, İngilizce, Arapça ve Farsça dillerinde sesli betimleme ile herkes erişilebilir şekilde kurgulandı. Fotoğrafların altına, o karelerin fotoğrafçılarına neler hissettirdiği de kendi ifadeleri yine 4 dilde yazılı olarak eklendi.

Sesli-Fotoğraf Sergisi, 2-5 Aralık tarihlerinde Ankara CerModern’de ziyaret edilebilecek. 

Gelin engelli mültecilerin günlük hayatına onların perspektifi ile tanıklık edelim; 

Abrurrahman (Irak, 14 yaş, Serebral palsi)

“Bu ayıcık babamdan bana kalan bir hediye. Bu hediyeyi getirdiği zaman 5 yaşındaydım ve kısa bir süre sonra babam vefat etti. Bu babamın son hediyesi, bu fotoğraf da benim ona hediyem.”

 “Bunlar çocukken oynadığım arabalar. Bu fotoğrafı çekerken bu arabalar gibi bir arabam olmasını hayal ettim. Umarım bir gün bu hayalimi gerçekleştirebilirim.”

***

Amal (Irak, 52 yaş, ortopedik engelli)

“Bu fotoğrafı çekerken gökyüzünün güzelliğini ve doğanın ihtişamını düşündüm”

“Ağacın düşen yaprakları bir son değil, yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu yüzden düşen yaprakları görmezden gelmeyin, yok saymayın.”

***

Asma (Afganistan, 29 yaş, işitme engelli)

“Hiçbir zaman rahat bir hayatım olmadı. Hep sorunlarla boğuştuk. Bu fotoğraf bana kalabalık bir ailenin bir arada toplanıp mutlu mesut yaşadığı bir hayatı temsil ediyor. Belki bir gün benim de öyle mutlu bir yuvam olur.”

“Çatal bıçaklar benim için yaşanmışlığı ve düzenli bir ev hayatını ifade ediyor.”

***

Elham (İran, 37 yaş, ortopedik engelli):

“Sadece beyaz ve siyah olmasına rağmen bu fotoğraftan hayat akıyor. Ve ışığın karanlığa galip geldiğini görüyoruz. Bizim dünyamız da karanlıklarla dolu olmasına rağmen elbet ışık kazanacak.”

“Duvarın kabarıklığı, eskiliği, nem ve rutubeti hayatımızı ve hayatımızdaki yaraları temsil ediyor. Derinlerde bir yerde olan dertlerimizi ifade ediyor. Zaman geçtikçe bu küf ve boyalar bizim, duvarın gerçek rengini görmemize engel oluyor.”

“Bu fotoğraftaki paslanmış kilit taştan duvar üzerindeki demir kapıya asılmış. Bu da benim ve gurbetteki yurttaşlarımın hayatlarımızı ifade ediyor. Bu kilit de bizim hayata bakışımızın temsili. Eğer bu kilit kırılırsa bizim hayata bakış açımızın değiştiği ve hedefimize yaklaştığımız anlamına gelir.”

***

Hanan (Irak, 33 yaş, ortopedik engelli):

“Bu fotoğraf bana özgürlük, barış ve güvenliği ifade ediyor. Bu güvercin gibi özgür olmak istiyorum ama engelimden dolayı olamıyorum.”

“Bu fotoğrafı çekerken, yaşamla ölüm arasında büyük bir fark hissettim ve yaşarken, bu ölü yaprak gibi ölmemeyi umdum.”

***

İlhan (Irak, 29 yaş, ortopedik engelli):

“Ağaçların yaprakları sonbaharda ne kadar dökülse de ilkbaharda eskisinden daha güzel yapraklar yeşerir. Senin de dökülen bu tüy yerine eminim daha güzel bir tüyün çıkmıştır.”

“Hayat ne kadar zorsa, ben de o kadar güçlüyüm. Hayatımı yaşıyorum.”

“Türkiye’nin güzel sokaklarında öyle duruyorsun ki sanki bir hayalsin. O mavi renginle o ağacın altında öyle duruyorsun ki sürmek istedim. Beni keşke ulaşamadığım yerlere götürebilsen.”

***

Jan Muhammet (Afganistan, 47 yaş, ortopedik engelli): 

“Bu fotoğrafı çekerken, ağacın gövdesindeki iki gözün, hayatta bizi bekleyen tehditleri temsil ettiğini düşündüm.”

“Güneşin batışı bana üzüntü ve gamı hatırlatır. Burada cam masanın üzerine pencereden yansıyan ışık da bana gün batımında hissettiklerimi çağrıştırdı.”

“Gökyüzü çok berraktı. İçindeki uçak bana özgürlüğü temsil ediyor.”

***

Munzir (Suriye, 24 yaş, ortopedik engelli):

“Bu görüntü bana hüzün hissettirdi. Benden uzakta olan kardeşimi hatırladım. Elektrik tellerine dolanmış, özgürlüğü elinden alınmış.”

“Bu fotoğraf bana eğitimde öğrendiklerimi uygulama fırsatı sundu. Benimle ilgilenen insanlar vardı, öğrendiğim bir çok şey oldu. Benim için çok keyifli bir gündü.”

***

Zihan (Irak, 36 yaşında, görme engelli):

“Bu dal parçasının etrafındaki halkalar bana hayat çarkını hatırlattı. Her durumda bu çark dönmeye devam ediyor.”

“Bu resimde fıskiyenin etrafındaki köpükler bana deniz dalgalarını hatırlattı.”

“Kesilen ağaç dalları kesildikleri yerden yeniden yeşermiş ve hayat bulmuşlar. Çiçek açmaya devam etmişler. Tıpkı hayatın bütün engellere rağmen devam edişi gibi.”

***

 Fariba (Afganistan, 31 yaş, ortopedik engelli):

“Ben evrene aşığım. Bu fotoğraf bana evreni, evrendeki galaksileri ve kara delikleri çağrıştırıyor.”

“Bu fotoğraf bana çocukluğumda yaşadığım dedemin evini çağrıştırıyor. Çamurdan duvarlarıyla, birbirine dolaşmış ağaç dallarıyla adeta beni çocukluğuma götürdü.”