Buradasınız

ADIYAMAN, TÜRKİYE - “Savaşı da gördüm ama bu savaştan öte bir şey.” 40 yaşındaki Fatma, dört çocuğuyla birlikte Türkiye'nin güneyindeki Adıyaman'da yaşıyor.

Fatma, 9 aylık hamile ve 6 Şubat sabahı, saat 8’de sezaryen randevusu vardı. Türkiye’de pek çok yerleşim yerini yıkan 42.000’den fazla insanı   öldüren, ülkenin en kötü afetlerinden sayılan depremden 4 saat sonra operasyonda olması gerekiyordu. 

“Korkunç bir savaştan sağ çıktık, ama deprem çok farklıydı. Ev sağa sola sallanıyordu, çocuklara ulaşmak mümkün değildi. Her tarafa taşlar  düşüyordu… Korkunçtu.”

Şans eseri aile, çevrelerinde yıkılan binalardan kaçabildi. Fatma’nın sezaryen randevusu aldığı hastaneye gittiklerinde ise korkunç bir manzarayla   karşılaştılar. Binalar yıkılarak yolları kapatmıştı. “Başka bir hastaneye yürümeye çalıştık ama çok uzaktı. Sokaklar ve yollar  enkazla kaplandığı   için arabayla gitmek imkansızdı.”

Fatma ambulansla sevk edildiği Şanlıurfa’da bir hastanede doğum yaptı, ancak bebeği için endişeli. “Sanırım geç doğum sebebiyle bebeğimin   durumu iyi değil. Doktorlar açıklama yapmadı, bebeğimin yaşayacağına dair bir söz vermediler.”

Felaket Zamanında Hamilelik ve Doğum 

Türkiye’de depremde etkilenenler arasında 226 bin hamile kadın olduğu tahmin ediliyor. Önümüzdeki ay, bölgenin yakın tarihte gördüğü en kötü afetlerden birinin etkileri devam ederken, 25 bin kadının doğum yapması bekleniyor. 

Kevser Adıyaman'da yaşıyor ve ağır bir hamilelik geçiriyor. Kendi evinin enkazından, sadece bir çekiç ve çıplak elleriyle ona ulaşan annesi tarafından kurtarıldı. Depremden sonra 14 saat boyunca moloz yığınlarının arasında kendi yatağında mahsur kalmıştı. Kevser’in kocası ise iki gün sonra canlı olarak enkazdan çıkarıldı.  

Her ikisi de Diyarbakır’daki hastanede ve durumları iyi. Ancak yerlerini daha zor durumdaki depremzedelere vermek için hastaneden ayrılmaya karar verdiler. UNFPA Kevser ve bebeğine doğum yaptığında kullanması için giysi, sabun, battaniye, çocuk bezi gibi temel ihtiyaç malzemelerinin bulunduğu bir anne - bebek kiti verdi. 

Afet gününden bu yana UNFPA yaklaşık 3 bin 500 anne-bebek ve hijyen seti dağıttı ve daha fazlası için çalışıyor. Birçok hastane ciddi hasar gördüğü ve bazıları yıkıldığı için UNFPA’in yedi mobil hizmet ekibi depremden etkilenen beş ilde kadınlara ve kız çocuklarına üreme sağlığı hizmetlerini ulaştırıyor ve kritik öneme sahip doğum sonrası danışmanlığı, psikososyal destek toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önleme ve koruma hizmetleri veriyor. Mevcut olan yedi hizmet noktasından beş tanesi, depremzedelerin üreme sağlığı ve korunma ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeniden tasarlandı. 

Şiddet, taciz ve ertelenen hizmetler risk oluşturuyor. 

Kriz zamanlarında, sosyal güvenlik ve koruma hizmetleri aksadığı ve sağlık tesisleri kapandığı için kadınlar ve kız çocukları daha fazla şiddet ve istismar riski ile karşı karşıya kalıyor. Yasmin*, 26 yaşında ve en küçüğü 6 aylık bile olmayan beş çocuklu bekar bir anne. Suriye'nin doğusundaki Deyrizor’dan, beş sene önce Türkiye'ye gelmiş. Şu anda UNFPA'in kadınlar ve kız çocukları için bir spor salonunda kurduğu güvenli alanda kalıyor.

Kendisine fiziksel ve duygusal şiddet uygulayan kocasından ayrılmış. “Beni tehdit etti, çocuklarımı elimden almak istedi.” Yasmin, daha önce eski eşine karşı bir koruma emri çıkarılması için UNFPA’den yardım almıştı. Yerleştiği ev hasar gördüğü için daha güvenli bir merkeze taşındı. 

UNFPA, Türkiye'de 1,5 milyon kadın ve kız çocuğuna ulaşmayı hedefliyor, ancak zaman ve sağlanan fonlar yetersiz kalıyor. Acil durum müdahalesini desteklemek ve daha uzun vadede hizmet sağlamaya devam etmek istiyor. Bu sebeple UNFPA; sağlığı, güvenliği ve milyonlarca kadın ve yeni doğan bebeğin hayatta kalmasını sağlama amacıyla acilen 19,7 milyon dolar değerinde yardım ulaştırabilmek için çağrıda bulunuyor. 

*Gizlilik ve koruma sebebiyle isimler değiştirilmiştir.